17 Ekim 2017 Salı

Küçük Beyaz Tuz Parçası

          Öylesine soruyorsunuz halimi hatrımı, öylesine işte; maksadınıza ulaşmak için gerekli bir cümle haline dönmüş "Nasılsın" demek.

          Kimsenin umurunda değil gözlerden akan yaşlar, uykusuz geceler, vakitsiz uyanıp tek kadehte sarhoş olmalar. Kimse kaç saattir beklediğime dikkat etmiyor, kimse ne zaman geleceğimi de önemsemiyor ben onlara gırtlak patlatırcasına bağırırken. Kimse geçmişimde geçtiğim sokaklardan 20 sene sonra neden geçtiğimi sormuyor, rüyamda sayıkladığım ismin kime ait olduğunu merak etmiyor. Kimse "Hakikaten ya, nasılsın?" demiyor. Sormuyorlar yaşıyor muyum acaba beni yalnız bırakıp gittikleri fırtınalı denizlerden sağ çıkabildin mi, iyi miyim diye merak etmiyorlar.

          Bir kağıt ve bir kalemden başka bir şey yaratmadılar saçma sapan sohbetler ardında, sahte gülüşler, kibirli bakışlardan sonra benden başka kimseyi bulamadılar. Çünkü siz bensiz yaşadıkça ben daha çok maruz kalacağım aklımı kemiren deli duygulara, devrimci şiirlere, Dünya edebiyatına belki. Ama ben sizden mahrum kalmıyorum, ben sadece duyar oluyorum içimdeki çığlıkları. Kağıtlar eskitip kalemlerle savaşıyorum en derin yaralarıma karşı.

          Ve öylesine yazıyorum buraya. Umarsız, sonucu olmayan ve okunmayan yazılar yazıyorum emekli olduktan sonra verandada kitabımı okurken aklıma gelip tek başıma okuyacağım yazılara. Öylesine boş, öyle gelip geçici...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder